Travel is my dream

PARİS GEZİM


9-NİSAN 2016-PARİS:Sabah yine erkenden parise gideceğimin heyecanı ile kalktım.bavulumu,sırt çantamı yüklenip otobüs durağına gittim,brüksel midi tren istasyonuna gittim.saate
baktım trenin kalkmasına 1saat vardı kahvaltı yapmak için istasyondaki cafee salonunda krosan ve kahve ile kahvaltımı yaptım krosan 1.50€ kahve 2.50€ .trenim saat 10:13 de hareket etti yinekırmızı hızlı tren thalys  saat 11:35 de paris nord tren istasyonuna yanaştı.burası büyük,işlek,kalabalık görkemli bir
istasyondu. şehir içi ulaşım için istasyonun içinde satış standından 10 luk bilet (burda carnet diyorlar)15€ aldım.istasyondaki yönlendirme işaretleri ile metroya gidip metroya bindim,kalacağım hostel bir başka metroya aktarma yaparak vardım.(burdan paris metrosu-şehir içi ulaşım  ile ilgili yazıya geçebilirsiniz.) metrodan çıkışta tam
karşımda.generator paris 3 gün paris'te kalacağım güzel hostel tafsiye ediyorum..girişimi yapıp oda kartımı aldım oda427-yatak 8 numaraydı.odaya bi girdim yerlerde açık bavullar eşyalar,selamlaşmadan sonra yatağıma zor geçtim.sonradan öğrendiğim oda arkadaşlarım barselona'dan kızlar onlarda yeni gelmiş yerleşmeye çalışıyorlarben bavulumu yatağımın altındaki sandık gibi kapaklı dolaba koyup şifreli kilidimlede ( yanınızda herzaman bir tane kilit bulunsun) kilitledikten sonra,odadan çıktım ..çünkü parisin simgesi eyfel kulesine
gideceğim.yine metroya binip bir aktarma yaparak metrodan çıktım o eşsiz endamı ile karşımdaydı eyfell kulesi.yaklaştıkça kalabalıkda çoğalıyordu.afrikalı siyahi işpotacılar yolumu kesiyor birşeyler satmaya çalışıyorlardı,bende 5 adet eyfel kulesi anahtarlığı 1€ ya,2 magnetide 5€ya aldım diğer satış yerlerine göre ucuzdu.yürüyerek eyfel kulesinin altına geldim .fotolar çekip inceleyici gözlerle kuleye bakarken aklıma birden adamın biri yıllar önce  demirden kule yapıyor,dünyanın her bir yerinden çeşitli uluslardan insanlar gelerek burada onun  fotolarını  çekmek için sanki birbirleri ile
yarışıyorlar(bunlardan biride benim).bu sayede bulunduğu ülkeyede para kazandırıyor..ilerisini görmek demek bu olmalı..kuleye çıkış ücretli idi asansörle çıkış-yürüyerek çıkış birde kaçıncı kata çıkacaksınız onun ücretide ayrıydı,birde çıkış için uzun kuyrukta bekleyişten sonra çıkabiliyordunuz,ben çıkmadım..çevresini turladıktan sonra köprüden geçip Palais de Chaillot sarayına geldim buradan eyfel kulesi çok iyi görünüyordu bu sarayda 1878 yılında
evrensel sergisi için yapılan trocodero sarayı bulunsada bu saray yerine 1937 yılında şimdiki palais de chailot inşa edilmiş yüksek sutunlu kanatlarıyla neo-klasik yapı bir çok müzeye ev sahipliği yapmakta.burada gezerken üç kağıtçılara dikkat edin çünkü sizi bir anda oyuna dahil edip paralarınızı alabilirler,bakmadan yolunuza devem edin..artık akşam vakti olmuş akşam yemeği yemek için yer aramaya başlamıştım.metro ile giderken (metro arada dışardan gidiyordu) bir istasyonda durduğunda türk restorantı gördüm,hemen indim ve restoranta gidip özlemişim karışık ızgara pilav ayran söyledim sanki günlerdir yemek
yemiyormuşum gibi hissettim,doyduğumu hissettim.burada çalışan türklerle sohbet çay derken vedalaşıp çıktım..( hesap 8.50€ fransaya göre uygun fiyattı) metroya tekrardan binmedim yürüyerek 15 dakka sonra hostele geldimodaya girdim kimse yoktuduşumu alıp eşofmanlarımı giyip yatağa uzandım.yine internetten whats up ta konuşma face foto yükleme derken saat 23:00 olmuş ben artık uykuya geçiş modundaydım derken uyumuşum..uykumun arasında çok acayip horlama sesi ile uyandım saate baktım 03:15 bir horlama sesi değil iki horlama bir tanesi üst ranzada yatan hintli çocuk ikincide yan ranzada oda hintli..bir üstten-bir yandan acayip sesler dayanamadım kalktım baktım diğer ranzada yatan barselonalı kızlarda kalkmış isyan edercesine kendi aralarında konuşuyorlardı.horlayanları dürttüm salladım adamlar banamısın demiyor başka birisi de dayanamayıp kalktı adamın başına bi vurdu adam sağa sola bakıp birşeyler konuştuktan sonra sessizlik kulak tıpacı takma vetekrar uykuya dalma.

10-NİSAN-2016-PARİS:GENERATOR PARİS  de ilk gün kahvaltımı yapmak için restoranta indim.kahve-çay çeşitleri,meyve suyu çeşitleri ekmek- peynir çeşitleriyle zengin açık büfe kahvaltı vardı,kahvaltımı alıp masaya oturup hem kahvaltımı yapıyor hemde çevremdeki insanları inceliyordum.kendimi birden yatılı okul havasında öğrencilerin arasındaymışım gibi hissettim çünkü kalanların çoğu gençti bende aralarında öğretmenleri gibi duruyordum.kahvaltımı bitirip hotelden çıktım metroya bindim Louvre müzesinin
camdan piramidin bulunduğu meydana geldim.Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi ve içeride Leonardo Da Vinci'nin ünlü tablosu MONA lisa ve binlerce eser bulunuyor.Louvre müzesinden aşağa doğru ilerlediğinizde parisin orta yerinde kalan 25 hektarlık muhteşem  Tuileries parkına (Jardin des tuileries) geliyorsunuz burada birkaç tane ilginizi çekecek
heykellerle foto çekildikten sonra havuz kenarında bulunan sandalyelerde oturup  kuş ve havuzdaki su seslerini dinleyerek yorgunluk attıktan sonra aşağıya doğru büyük dönme dolabının ve bir dikili taşın bulunduğu concorde meydanına doğru yürüyoruz.burası 212 metre uzunluğu 359 metre
genişliği ile fransanın en büyük ikinci meydanı ve parisin en büyük meydan place de la CONCORDE tarihte çok önemli olaylarada tanıklık etmiş.fransız devrimi sırasında kral 16. Louis ve kraliçe marie antoinette burada giyotinle idam edilmiş.Burdanda meydanın karşısına geçip parisin en turistik bulvarı  şanzelize bulvarına (champs elysees)
geliyorsunuz.şanzelize ,concorde meydanından yukarı charles de gaule takına kadar 2km lik bir bulvar.bulvarda o geniş kaldırımlarda vitrinlere bakarak mağazalara girerek cafelerden birine oturarak şanzelizeyi hissetmek oda ayrı bir duygu.birde trafik ışıklarından geçerken tam ortada durup caddenin yukarısı ve aşşağısına bakıp derinliği o görkemi hissetmek ve fotolamak pariste olduğunu hissettiriyor.geldik bulvarın sonundaki charles de gaulle meydanı ve burada tüm heybeti ile yükselen anıta.burası 1806 yılında napolyonun emri ile başlanıyor,1836 yılında bitiriliyor.12 tane yolun kesiştiği meydanın tam ortasında bulunuyor.50 metre yüksekliğinde dört ana ayak üzerine  temellendirilmiş ,eski roma
imparatorlarının kazandıkları zaferlerin anısına yapılmış taklardan esinlenerek yapılmış olanların en güzeli.burdan sonra tekrar  haritama bakarak,parisin en yüksek tepesine kurulmuş sacre coeur bazilakasına doğru yürüyüşüme başladım.parisin sokaklarında yine kaybolurcasına ve parislilerin yaşamlarından kesitler izleyerek geldim tepenin eteğine kurulmuş o meşhur gece kulubü moulin rouge un
önüne. kırmızı değirmenin önünde foto çekme yarışına girmiş diğer bir yanda dans edip para toplayan gençler değişik bir insan kalabalığı vardı.bir kaç foto çektikten sonra başladım yokuşu tırmanmaya. restorant ve cafelerin,dükkanların arasından ,ve en önemlisi ressamların toplanıp ücret karşılığı insanların porterelerini çizmesi yüzünden yolu tıkayıp kalabalıktan zor yürümek oldu.  walt disney şatosu
görünümündeki sacre coeur kilisesine vardım.parise hakim bir noktaya yapılmış hoş mimarisi bembeyaz rengi ile tepenin yeşilliği,göğün mavisi ile hoş görünüyordu.Burayı prusya savaşında ölenlerin anısına yapılmasına karar verilen ''kutsal kalp'' anlamına gelen sacre coeur adını veriyorlar .1875 de başlanan 1914 de kullanılmaya başlanmış 1923 de inşaatın tamamı bitmiş.bu tarihi açıklamadan sonra gezime devam ediyorum, paris manzaralı fotolardan sonra burada hergün top gösterisi sunan siyahi futbolcuyuda izledikten sonra boş
bulduğu çimenlerin,merdiven basamaklarına oturmuş insanların arasından geçerek aşağıya inişime devam ettim.metroya binerek hotelime döndüm,bugünde saatlerce yürüyüşten bacak ağrılarımı yatağa uzanınca iyice hissettim,biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için tekrar dışarı çıktım.otel etrafında yemek yiyecek yer çok fakat ben damak zevkime ve helal yemek arayışından dolayı epey dolaştıktan sonra bir türk dönercisine girip karnımı
doyurduktan sonra hotele döndüm yattım,gece yine aynı adamlar ve horlama sesleri . tuvalete gittim gelirken diğer yataklara baktım boştu demekki barselonalı kızlar seslerden dolayı odalarını değiştirmişti.kulak tıpacı ve uyumaya devam..

11-nisan-2016 paris:bu gün parisde son günüm. çoğu gezilecek yerleri gezdim sayılır.kahvaltımı yaptıktan sonra metroya binip Notre dame kilisesine doğru yola çıktım. Victor hugo'nun ünlü romanın geçtiği kiliseye geldim,gotik mimarinin en eşsiz
eserlerinden biri olarak kabul edilen kilise 130 metre eninde ve 69 metre yüksekliğindedir.içeri giriş ücretsiz gezebilirsiniz.5-10 dakika içeri girme sırasında beklediktensonra tarihini yapılış maketlerini,görebilisiniz.birde siyahi rahip dualar okuyorken ilgimi çeken dua  şekli oldu ellerini iki yana açıp biz müslümanlar gibi dua edişini gördüm.çıkışta tuvalet vardı ,fakat parisin diğer birçok semtinde hatta eyfel kulesinin
altında bile ücrestsiz otomatik tuvaletler varken burası ücretli ve kokuyordu..nehir boyunca yürüdükten sonra parisin güzel köşelerinden biri olan (parc floral de paris)Paris botanik bahçesine geldim.1860 yılında 3. napolyonun emri ile ormanın tüm halkın kullanımına açılan,bir dev park alanına
dönüştürülmesinden 100 yıl sonra 1960 da ormanın 35 hektarlık küçük bir bölümünün botanik parkı olarak yeniden düzenlenmesi ile oluşturulmuş,değişik bitkiler mevsimine göre binbir renkli çiçekler ağaçlar,rekreasyon alanları,göletler cafe,oyun alanları ve hayvanat bahçesi ile keyifli vakit geçireceğiniz rengerank bir cennet burası.ben gezerken sabah hazırladığım sandviç yemek için banka oturdum.iki lokma aldım kuşlar kargalar etrafımı sardılar dayanamadım onlarla sandivicimi paylaştım muhabet bile ettim.ne yapalım
kaçgündür yalnız konuşmaya konuşmaya kuşlarla konuşarak biraz rahatladım..bu parktan çıkıp yine parisin sokaklarında gezerken paristeki cammiyi gördüm kapısında askerler nöbetteydi,güvenlik için sanırsam,ordan sonra yürüyerek yine bir park ve içinde düşünen adamın heykelinin orjinali bulunan rodin müzesi ne geldim.müzede sergilenen eserler kadar binanın kendisi de başlı başına gezilmeye değer bir yapı.1730 ların mimarisini yansıtan bu ev bi süre rodinin ikametgahı
olmuş.1919 dan buyanada müze olarak hizmet vermektemiş..burasının yine yeşillik ve dalları düzgün simetrik kesilmiş ağaçları olan ortasında da bir havuz bulunan cennetten bir köşe gibi.cafe sine oturarak kuş seseleri arasında  yorgunluk attıktan sonra.parkın diğer kısmına giderken yaşlı adamların toplanıp gülle atma oyonlarını oynarken seyrettim,keyifliydi..metroya gidip otelime gitmek in 2 nolu metroya bindim.yine otele girmeden önce akşam yemeğimi yiyip otele gelip birde akşam kahvemi içtim..ohh afiyet olsun bana..odama geldikten sonra bavulumu ve sırt çantamı hazırlamaya başladım ,sabah erkenden almanya'ya koln'e trenle yolculuk var.internette whats up tan kızımla konuşurken dede olduğumu öğrendim.aslında ben gezimi torunumun doğum tarihine göre ayarlamıştım,fakat torunum nisa-ada 1 ay önceden dünyaya gelerek bizlere tatlı bir süpriz yaptı.bunun heyecanı ile internette fotolarla uğraşmaktan uyuma saatimide iyice geciktirmiştim sabah erken kalkış vardı ve uyku zamanııı...KÖLN GEZİM İÇİN BURDAN LÜTFEN


PARİS GEZİM PARİS GEZİM Reviewed by ARİF ÇELİK (ARKO35) on Ağustos 06, 2018 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Travel

Tema resimleri MichaelJay tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.