Travel is my dream

AMSTERDAM GEZİM

                                                                                                                  04-04-2016 AMSTERDAM:    Herşeyini aylar öncesinden planlayıp hazırladığım avrupa gezi macerama  başlangıç tarihi 4 nisan 2016 sabahı saat 05:00 de kalkarak başladım.Günler öncesinden hazırladığım bavulumu ve sırt çantamı aldım İzmir'de havaalanına gitmek için en kolay yolun izban olduğunu söyleyerekten 06:00 da izbana binerek 07:00 gibi havaalanı girişindeydim.Girişte güvenlik kontroleri biraz insanı sıkabiliyor sıvı maddeler ile uçağa binmek yasak. Şişe suyu dahil, tabiki bunların bizlerin güvenliği için

olduğunu unutmayalım Onur havayollarının standında hem İstanbul hemde Amsterdam
uçuşumun check in yaparak bavulumu Amsterdam' da almak üzere  teslim ettim..İzmir-İstanbul uçağım 07:45 de havalandı 09:00 gibi İstanbul'a indik .Hemen dış uçuşlar bölümüne geçerken devletimize yurt dışı çıkış harcımız olan 15 tl. yide ödeyip,pulumu aldım dikkat edin pulsuz çıkartmıyorlar
. pasaport kontrolü ve çıkış damgasından sonra   10:45 gibi 300 nolu kapıdan uçağa
bindim.Uçağımız saat tam 11:15 de havalandı yolculuk uzun,  suyuda girişte kontrollerde  vermemek için içmiştim.Susadım hostesten yarım litrelik su istedim 5 tl dedi mecbur aldım acaba uçaklarda sudan para kazanmak içinmi kontrollerde suları topluyorlar diye düşünmüyo değilim hani be insaf ben 5 tl ye damacana su alıyorum. 3 saat gibi uzun bir yolculuktan sonra  saat 15:00 gibi saatlerimizi 1 saat geriye aldım 14:00 oldu. Amsterdam Schiphol havaalanına indim hemen pasaport kontrolü sırasına girip sıra bana geldiğinde kontrol memuru ile hiç konuşma olmadan sadece yüzüme bakıp birde pasaporta bakıp
hoşgeldiniz deyip giriş damgasını vurdu. Bu kadarmı deyip bavulumu almak için hızla bavul  alma bölümüne gittim. Kısa bir bekleyişten sonra bavulumu aldım. Amsterdam merkeze gitmek için (4.20 €)ya tren bileti aldım aşağı kata inip trene bindim yarım saat sonra
Amsterdam Central daydım.Buraya daha önce 11 kasım 1984 de gelmiştim.geçen 32 yılda bir şey değişmemiş her yer aynı.10 dakikalık yürüyüşten sonra kalacağım Budget Hotel Tourist Inn de girişimi yaptıktan ve yatacağım ranzayıda ayarladıktan sonra bavulumuda dolaba kilitleyip sırt çantamı alıp kendimi Amsterdam'ın sokaklarında kaybedercesine gezdim.Bol bol Amsterdam kanallarından geçerek yürüdüm. Dom meydanında foto çektim, akşam artık ayaklarımda derman kalmadığını ve aç olduğumuda  hissettim ve KFC den güzel tavuk menü alıp karnımıda doyurdum. Nisan ayında havada çok iyiydi güneşin saat 22:00de battığını gördüm.Hostele geldim internete girip internetten whats up ile konuşmak, face book'ta foto yüklemek ve Türkiye'den tv seyretmek için hostelın ücretsiz interneti wifi ile iletişimimi sağladım.  Artık uyuma zamanı..

                      05-nisan-2016 AMSTERDAM:İlk gecem biraz yatağımı yadırgamam ve bir kaç kişi ile beraber aynı odayı paylaşmaktan  arada bir uyanmamla sabah 07:45 kalktım  yatağımdan kalktığımda diğer ranzalara bir bakış attım,çinlisi,hintlisi erkek- kız karışık yatıyorlardı.tuvalet ve duş odanın dişında koridorda iki şer tane vardı birine girdim temiz,kullanışlıydı,kahvaltı için lobiye indim açık büfe kahvaltı kahve ağırlıklı,pojet çay meyve suyu,içme suyu ...karnımı iyice doyurduktan sonra sırt çantamı alıp çıkmadan önce receptiondan amsterdamın haritasını aldım  size tafsiyemsizde her gittiğiniz şehrin haritasını alın gezerken çok yardımcı oluyor..Bu gün amsterdamın sahil kasabası olan volendam'a gitmek için amsterdam central tren istasyonun arka tarafında 316 nolu otobüse binmek gerekiyor bunun içinde gidiş-geliş 10€ ya biletimi aldım.otobüsü kullanan bayan sürücü vardı bileti onun yanındaki okuyucuya gösterdikten sonra yarım saat süren yolculuktan sonra volendama geldik.havanın kapalı olması ve erken saat olması herhalde çok sakin olan sahilde yürüyüşüme başladım sokak aralarına daldım evlerinin pencereleri aynı vitrin gibi değişik dekore edilmiş olduğunu gördüm her evin penceresinin fotosunu çekesim geldi ilginç olanlarını çektim..balıkçıl kuşu..resim...sonra otobüs durağına gidip edem kasabasına gitmek için tekrar otobüse bindim edam kasabası gelen turist kafileleri ile kalabalıktı.burada peynir dükkanı olan yer gezilecek yerler arasındaydı.yorgunluğumu atmak için bir cafe ye oturup kahvemi içip biraz olsun yorgunluğumu attıktan sonra tekrar edam sokaklarını turladım.artık amsterdama dönüş vakti geldi tekrar otobüse binip  amsterdama geldim.hostele dönerken markete uğrayıpbüsküvit-meyvesuyu aldım.Hostela döndüm odada kimse kalmamıştı,bende büsküvit -meyvesuyunu atıştırırken kapı açıldı bir bayan  selamlaşmadan sonra Brezilyalı fakat Amerika'da yaşayan bir günlüğüne Amsterdam'a geldiğini ertesi günü Almanya'ya gideceğini öğrendiğim Michale ile tanıştım.akşama  Amsterdam'ın meşhur red light  denen camekanlı bölge olan barların cafelerin olduğu yere beraber gitmek için eşlik edip edemeceğimi sorduktan sonra,beraber red light sokağına gittik.burada foto çekmenin yasak olduğunu hatırlataraktan,Amsterdam'ın bu en müstehcen semtinde yasal uyuşturucular deneyebileceğiniz coffe shopların arasından cemakan içindeki müşteri bekleyen kadınları gözlemleyerek dolaşa dolaşa bir Türk dönercisine geldik.  Döner- ayran ziyafetinden sonra gezerken bir Makoroncu dükkanına uğrayıp meşhur makoranlardan aldık bende ilk defa yedim güzeldi..Amsterdam'ın meydanları,sokaklarını gezerek akşamı hostela dönüp ertesi günü gezilecek yerler için dinlenmek lazım.               06-nisan 2016 Amsterdam: 08:00de yine bir Amsterdam sabahında uyanmak yine yeni yerler görmek duygusu içinde enerjimi almak için kahvaltı yapmaya Michel'le beraber indik kendimizden bahsederek face de görüşmek için adresler alındı ben onu Türkiye'ye oda beni Amerika'ya davet etti kısmet bakalım bellimi olur birgün yolum Amerika'ya düşer.Kahvaltıdan sonra Michel'i tren istasyonuna kadar iki kocaman bavullarından birini alarak eşlik ettim.Zaten benimde Amsterdam'ın yel değirmenlerinin olduğu Zaanse Schans kasabasına gitmem için tren istasyonun arkasında bulunan otobüs durağına gitmem gerekiyordu.11:00 gibi Michel'i Berlin'e uğurladıktan sonra yine 10€ ya gidiş-geliş biletimi alıp 319 nolu otobüs ile yel değirmenlerinin bulunduğu Zaanse Schans
bölgesine geldim.Yağmur birden bastırınca girişteki cafeede bir kahve molası verip yağmurun dinmesini bekledim.Kısa kahve molasından sonra yağmurda dinmişti meşhur Hollanda'nın yel değirmenlerini gezmeye başladım eski evlerin bulunduğu yerleşim yerlerinden geçerken kendinizi zamanda yolculuk yapmış gibi hissediyorsunuz..Çıkıştada Hollanda'nın meşhur tahta ayakkabı yapım ve satış dükkanında binbir çeşit tahtadan ayakkabı görüp satın alabilirsiniz.Ben küçüklerinden aldım..Amsterdam'a dönüş otobüsü beklerken bir para makinesinden anı madalyon parası aldım bu makinada ilginçti 1.5€ atıyorsun 50 centini değişik şekilde madalyona dönüştürüyor..Otobüsümüz geldi Amsterdam'a döndüm.Akşam ne yiyeyim diye düşünürken meşhur pateteslerinden aldım lezzetli ve doyurucuydu.tekrar market alışverişi ve hostela dönüş ..internet -whats up-face foto yükleme derken uykuya yenik düşüyorum...BRÜKSEL&BRUGGE GEZİM İÇİN BURDAN LÜTFEN

14-Nisan-2016- AMSTERDAM:Köln'den Amsterdam'a gitmek için Sabah saat 07:oo gibi kalktım bu sabah için kahvaltı istemediğimden bavulumu sırt çantamı alarak sessizce odadan çıktım. anahtarımıda resepsiyonda kimse olmadığından daha önceden  konuştuğum

resepsiyondaki kızın talimatı ile resepsiyonun önündeki kutuya bıraktım,tramvay durağına gittim köln messe/deutz tren istasyonun önünden geçen 1  numaralı tramvaya binip saat 08:00de istastona geldim. krosan ve kahve satan dükkandan da kahvemi krosanımı alıp(4€) kahvaltımıda yapmış oldum.perona gidip trenimi bekledim.saat 08:35 de amsterdama gidecek olan ICE alman trenim geldi 25 nolu vagon ve041 numaralı koltuğumu bulup oturdum trenimiz kalkış saati olan 08:44'de kalktı.tam yerleşmişim 10 dakika sonra trende almanca-ingilizce anonslar yapılıyor,tren değiştirecekmişiz,trenimiz istasyonun birinde durdu bende yanımdaki çinli karı kocayı takip ederek başka bir trene bavulla  zar zor binerek boş bulduğum koltuğa oturdum.tabi biraz söylenerek kızarak.şimdiye kadar thalys ile 3 kere yolculuk yaptım hepsi rahat yolculuk olmuştu,almanya ICE tren şirketi bu yüzden benden kırık not aldı..saat 11:30 da tekrar amsterdam central tren istasyonundaydım.trenden indikten sonra kalacağım hostel olan clink noord 'da gitmek için amsterdam centralın arkasındaki bizim arabalı vapurların küçüğüne benzeyen  teknelerle  karşıya geçilen iskeleleye geldim.amsterdamın overhoeks semtine gitmek için her 5 dakikada kalkan sadece bisiklet ve insanların bindiği ücretsiz  belediyenin bir hizmeti olan tekneye binerek hostelime geldim.burasıda büyük ve öğrenci yurdunu andıran güzel bir hostel cink noord.resepsiyon biraz kalabalıktı 5-10 dakika beklemeden sonra güler yüzle karşılanmadan sonra hostelime girişimi yaptım fakat yatakların temizlik işleri bitmediğinden beklerken hosteli turladım,cafe-bar'ı kütüphanesi  ortasında mutfak ve yiyecek büfelerinin olduğu kocaman restorantı ile beğenimi kazandı.Odama geçip cam kenarındaki ranzamın yanında olan dolaba bavulumu yerleştirip şifreli kilidimi taktım.Bugün gezimin ve Amsterdam'daki son günümdü,geziye çıkmadan önce konuştuğum kardeşim Sibeli'n kocası enişte beyimiz Erdal'ın Amsterdam'ın Leiden'da yaşadığını,
Amsterdam'a gittiğinde Leiden'ı gezmemi foto çekmemi  istemişti.Bende Leiden'a gitmek için tekrar Amsterdam Central Tren istasyonuna  geldim, gidiş-geliş tren biletimi alıp(10€) 4 numaralı perondan iki katlı trene bindim. Harlem'den geçip camdan dışarıdaki lale bahçelerin rengarenk muhteşem görüntülerini seyrederek Leiden'a vardım.İstasyondan çıkışta  belediye otobüslerinin ve bisiklet parkının arasından geçerek çarşıdaki vitrinlere bakarak köprüye geldim etrafta cafeler restorant ve barlar vardı, sessiz ve sakin bir yürüyüşten sonra
yel değirmenine geldim. Değirmenin yanında bir park vardı.Burda biraz soluklandıktan ve parkın yanında geçen kanalı izledikten sonra tekrar Leiden tren istasyonuna doğru yürümeye başladım.istasyona gelmeden sağ tarafta ilginç apartımanlarla
karşılaştım.Temelsiz bir direk üzerine kurulmuşlardı ve rengarenktiler..Leiden tren istasyonundan bu sefer Amsterdam'a doğru giden trene binip Harlem'de indim. istasyondan çıkarken tren biletimi okuyucuya okuttum ki ceza yemiyeyim.Harlem'in sessiz sakin eski binaların arasında gezerek büyük bir kilisenin bulunduğu meydana geldim.Buraya daha gelmeden burada kurulan luna parktaki oyuncakların içinde bulunan çocukların seslerini-bağırışlarını duyabiliyordum.Burada fazla takılmadan kanal boyunca ilerleyerek açılıp kapanan köprüye geldim,burda bir banka oturup sessizliğin ve manzaranın tadını çıkardım.eğer Hollandaya yerleşmek istersem harlemde yaşamayı isterdim okadar hoşuma gitti.Burdan istemeye istemeye de olsa tekrar Harlem tren istasyonuna gelip Amsterdam'a giden trene tekrar bindim. İlk defa bilet kontrolü oldu, biletimi girerkende okutmuştum.yoksa cezası epey kabarıkmış.Amsterdam tren istasyonunda indikten sonra akşam olmaya
başlamıştı.ben yine Dom meydanı ve buradaki Madame Tussauds balmumu müzesini gezeyim diyerek meydana geldim burda üç tane Türk bana ingilizce fotomuzu çekermisiniz deyince bende Türkçe çekerim deyince birden şaşırdılar ayak üstü kısa bir muhabbetten sonra fotolarını çekip ben Madame Tussauds müzesine yürüdüm içeri girmek için bilet alacaktım 18:00de kapanıyormuş saat 19:10 olmuş giremedim kapıdaki bayandan rica ederek girişte bulunan Jhonny Depp'le
selfi çektim kapıdaki bayana teşekür ederek KFC 'de 04 nisanda geldiğim akşamı yediğim tavuk menüsünden tekrar yemek için KFC aramaya başladım birkaç cadde ve sokakta yürüdükten sonra buldum ve aynı menüyü alarak ve yine aynı cam kenarı masaya oturarak menümü afiyetle yedikten sonra tekrar sokakların çarşının içinden yürüyerek Amsterdam tren istasyonuna girip içindeki cafe ve dükkanların bulunduğu yerden geçerek arka taraftaki bineceğim teknenin iskelesine geldim.Karşıya geçerek hostelıma geldim ,barına giderek soğuk bir bira alıp masaya oturup internete girip kızım Yasemin'le whats up ta görüştüm .3 günlük torunumun ve kızımın sağlıklarının iyi olduklarını öğrendim.ve resimlerini gördüm.gezimin son gecesinde artık vakit ilerlemiş yatma zamanı gelmişti...                           
15-nisan-2016 İzmir'e dönüş:sabah saat 09:00 gibi kalkıp kahvaltı yapmak için restoranta indim zengin,bol çeşit büfeden kahvaltımı,çayımı,portakal suyumu aldım hem kahvaltı yapıp hem çevreyi incelerken dünyaya erken geldiğimi farkettim.Olsun bende emekli olduktan sonra hayatımı Evliya Çelebi gibi gezerek,inceleyerek gezdiklerimi gördüklerimi deneyimlerimi satırlara dökerek okuyana yardımcı bilgiler vererek yardımcı olmaya karar verdim.Bu kararımdan sonra odama çıkıp bavulumu hazırladım . Resepsiyonda çıkışımı yaptıktan sonra yavaş yavaş Amsterdam Central Tren istasyonuna doğru yola çıktığımda yağmur yavaş yavaş
yağıyordu.Tekne ile karşıya geçip tren istasyonuna geldim.Schiphol havaalanına  (4.20€) tren biletimi aldım. saat 12:15 gibi havaalanındaydım.Uçağımın kalkış saati 14:55 di ben yavaş yavaş biletimi check in yaptıktan sonra bavulumuda teslim ettim.Pasaport kontrolünde yarım saat kadar kuyrukta bekledikten sonra pasaport kontrol,pasaporta basılan çıkış mühürü derken uçağa bineceğimiz kapıya sağa sola bakınarak,dükkanlara girerek free shopa geldim. Burdan sevdiklerime ufak tefek hediyelikler aldıktan sonra saat 14:35 uçağa girişler başladı.Pasaport ve bileti gösterip uçağa bindim,koltuğa oturup kemerimi taktıktan sonra beklemeye başladım ki bir anons yine olumsuz bir şey diye düşünürken uçağımızın bavulları henüs uçağa gelmediğinden doleyı 30 dakika rotar neyse uçakta 1 saate yakın bekleyişten sonra 15:45 de kalktık.yolda benim kafama takılıp
hosteslere sorduğum benim İzmir'e aktarma uçuşumun 20:40 da olduğunu yetişebilecekmiyiz sorusuydu.Bana verilen cevap merak etmeyin siz binmeden uçak kalkmaz sizi beklerler oldu,hadi hayırlısı deyip saat 19:10 gibi İstanbul Atatürk  havaalanına indik. Türkiye'de saatleri bir saat ileri alınca saat 20:10 oldu acele ile İzmir'e gidecek uçağıma hangi kapıdan binileceğini öğrenmeye çalışırken,uçağımın 40 dakika rotarlı kalkacağını öğrendim birden kızayım mı, sevineyim mi
bilemedim.Uçağımın kalkacağı 300 nolu kapıya geldim fakat burası kalabalık millet kuyruğa girmiş uçağa binişlerin başlamasını bekliyorlardı,sıcak ve havasız yerden bir an önce çıkıp başka yerde bekledikten sonra saat 21:15 de uçağa binişler başladı,bu seferde havaalanındaki yoğun uçak trafiğinden dolayı ancak saat 21:50'de havalanabildik.İzmire  inip bavulları alıp İzbana trene binmek için geldiğimde saat 23:15  olmuştu.Trene binip kızkardeşim filiz'in evine gittim burda özlediğim akşam yemeğini yiyip Mehmet enişte beyimize free shop'tan aldığım (20€)1 litrelik rakıyı verdikten sonra beni arabası ile eve bıraktığında saat 01:30 olmuştu evde beraber kaldığım erkek kardeşim Kenan'la ufak sohbetten sonra yorgunluktan bavulumu bile açmadan yatağa uyumaya ve böylece Avrupa geziminde sonuna gelmiş oldum.İtalya gezisinde buluşuncaya kadar takipte kalın...ROMA GEZİM İÇİN BUYRUN LÜTFEN


AMSTERDAM GEZİM AMSTERDAM GEZİM Reviewed by ARİF ÇELİK (ARKO35) on Ağustos 02, 2018 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Travel

Tema resimleri MichaelJay tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.